arkadaşım vardı bu rahatsızlıktan muzdarip, ama onda ağrı sızı oluyordu, ameliyat oldu, 1 hafta pek hareket edemedi, sonrasında durumu gayet iyi, herhangi bir hareket kısıtlaması vs yok...
bildireyim dedim...
geçmiş olsun...

evet, divit in söylediği de doğru, işin teknik kısmı burda ortaya çıkıyor, gittiği yere kadar dediğiniz yerde, ameliyat esnasına daha büyük bir kesit almak zorunda kalınıyor galiba...

3 kez gecirdim bunu ameliyat olun.

Kıl dönmesi önemsenmesi gereken bir konu, bunu geçiştirip üzülerek söylüyorum hayatını kaybeden insanlar oldu, açık- kapalı ameliyat, iyi bir doktor bulup kurtul derim...

bir an önce ameliyat olun, o kıllar kemiğe doğru ilerliyor ve önemsemezseniz kemiğe dolandığınızda basit bir ameliyatı çok daha zor bir ameliyat haline getiriyor olma ihtimaliniz çok yüksek.

şu anda yaptığınız şey onu daha çok vücudunuzun ayrılmaz parçası haline getirmeniz. Son dakikaya kadar beklemeyin ve hemen ameliyatınızı olun. Ayrıca bahsedilen şişliğin patlatılması şeklinde ki hareketiniz bölgenin ciddi derece de enfeksiyon kapmasına sebep olabilir, geçmiş olsun

Daha bugün kardeşim için gittik doktora, onunda vardı 2 kez ağrılı bir şekilde patladı şuan sıkıntısı yok ama yinede doktora gittiğimizde içeri doğru uzadığını ameliyattan başka bir seçeneğin olmadığını söylediler. Nekadar erken olunursa okadar az hasarla geçiyor ameliyat. Bence sizde biran önce doktora gidin!!

vw polo

o fiyatlara eğer ki bulursan (bkz: toyota yaris)

toyota'dan şaşma. yaris ise o fiyata ilk önerim olur.

ford fiesta 2006-2007 dizel alabilirsiniz. ben benzinli 2006 kullanıyorum. 1 sene oldu 17 bine almıştım 20 bine siz dizelini ve bir üst modelini alabilirsiniz. bende sizin gibiydim. ne alıcam ne alıcam diye çok araştırdım ama şunu söyleyeyim şirket arabalarının %90'ı fiesta dizel.. neden? hem az yakar hem kaliteli hem dayanıklı sadece bu yönünü düşünerek bile fiesta'yı tercih edebilirsiniz.

sözlükte honda jazz'ı öve öve bitiremiyorlar. 20 bin liraya çok yüksek kilometreli dizel almaktansa az yakan bir benzinli olarak araştırılabilir.

honda jazz annemin eski arabasıydı, tavsiye ederim ben de. çevremde kullanıp da memnun olmayan görmedim.

20 bin dolaylarında jazz zor bulursun. Buldukların da pert olur. Tek özellik az yakması diyorsan, Citroen C3 dizel ya da Ford Fiesta dizele yöneleceksin. ikisi de pek tabii ikinci el. Şahsen daha yeni olsun, satarken kolay satılsın derdim ben, bakım maliyetlerini de düşünerek, Fiat Grande Punto serisine yönelirdim. Multijet motor seçenekli olanları yakıt olarak üzmeyecektir. Budur önerilerim.

20000'e rahatlıkla jazz bulursun.
ben bu sene 2005 model, 50.000 kilometrede jazz'ı 17000'e verdim.

kayranin kedisi, affet.. haklısın, 20000'e jazz bulunur. İstanbul faktörünü gözardı ettim. Ankara'da olunca, buranın şartlarına göre düşünüyor insan.

180 liraya gayet ucuzmuş. Eğer şipşak bir şey arıyorsan alabilirsin. 5x zoom da fena değil kompakt cenahta.

hoş gibi duruyor. casio exilim serisi için iyi şeyler duydum heb.

benim de çantada taşımalık fotoğraf makinem casio exilim, çok memnunum. yakın fiyatlardaysa ona da bakabilirsiniz cedric'in dediği gibi.

zaten linkteki makine casio :/ ben mi anlamadım yea ?:/

linkteki makineye bakmadım cedric :))

ha okeyto

peynir helvası?

serbest çağrışımla aklıma iki şey gelebildi: çeşmibülbül ve yaprak salma aleti. :) lokum da sayılır mı acaba?

he bi de cezve

(bkz: beyin bedava)

akbil

kemalettin tuğcu romanları

maraş tarhanası.

Yahu ararsınız müsaitseniz bi yanınıza uğramak istiyorum yarın öğleden sonra dersiniz o da yok ne geliosun gelme! demez. E hiç gitmemektense 1 sene sora gitmek iyidir. Hazır kafaya koymuşken yapın gitsin. Yarım kalan gerçekleştirilmeyen şeyler ağırlık yapar insanda. Gidince de ya 1 sene oldu ama kusura bakmayın malum koşuşuturma iş güç ehi ehi dersiniz. Bence çiçek şık saksı çiçeği şöle hoş bişi mesela bonzai gibi. Verirsiniz, tüm nazik yardımlarınız için teşekkür ederim. Bana şu şu konuda çok yardımcı oldunuz eheh dersiniz. Fazla da kalıp baymazsınız kalkarken de hocam var mı bi isteğiniz diyerek onore edersiniz. olur biteeer.

Eğer farklı şehirlerdeyseniz mesela siz bursa'dasınızdır ziyarette bulunacağınız kişi istanbul'dadır ve ona kestane şekeri götürmek pek bir makbule geçer. Her şehrin kendine has tatları mevcut eminim birşeyler bulucaksınızdır. Onun dışında pasta kesinlikle kokmuyor, çok defa 600km yol gelmişliğim vardır pastaile.

Benim bu aralar hediye konusunda bulduğum en iyi çözüm elektronik fotoğraf çerçeveleri. Resimleri atıyorsunuz içine, o otomatik olarak slayt olarak gösteriyor resimleri. Öğretim üyesi diyorsunuz masası fln var sonuç olarak ve muhtemelen çoğu zamanı o masada geçiyor. Güzel bir jest olur, hep olumlu yorum aldım bu hediye sayesinde.

Ben en ucuzunu MediaMarkt ta 69TL ye almıştım.

hocam müsait oldugunuzda size bir tşk ziyaretinde bulunmak isterim, diye mail atarsanız garip kaçmaz bence gitmeniz.

giderken de büyük bir şey almayın ki rüşvet alır gibi hissetmesin. erkekse, 1 kutu ekler alarak gitmek uygun olur bence.

Bence gitmeyin, boşverin... Zaten 1 sene boyunca gitmemişsiniz, hani sıcağı sıcağına olsaydı tamam da, şimdi garip kaçar bence...

gidin gidin, hoca kendini iyi hisseder ama mutlaka önceden arayıp sorun "müsait misiniz" diye.

bonsai ultra süper hediye olur.
elektronik çerçeve de fena olmaz.

kesinlikle gidin. 1 değil 10 sene de olsa farketmez. (hangi takımı tutuyorsa onun formasını alın. lisanslı olsun)

bizimkiler akademisyen;
benim en mutlu olduğum hediyeler şunlar:

1) kaliteli viski.
2) çikolata.

ama siz cross kalem ya da erkekse bilinen bir mağazadan ipek bir kravat da alabilirsiniz. kol düğmeleri de olur.

gitti sanırım o, birtakım fırat'çı aytek temasına geçti.

Ben firati kullanmaya devam ediyorum aynen problem cikmadi hic.

o kadar alakasız arabalar ki nasıl kara vericem bilemedim :D abi tabi ki bmw toyota araba mı onun yanında ama dolu bi tane tabi ki.

alacağın arabadan beklentilerin neler? önce buna karar verebilirsen seni memnun edebilecek arabayı çok daha rahat bulabilirsin. söylediğin arabalar aynı segmentte bile değil.

babam rav4 alalım diye ısrar ediyor, ben de bmw'de bastırıyorum. anlaşamıyoruz, dedim hani karşılaştırma yapabilirsiniz belki şunun şusu iyidir, bunun busu falan. ben de bunları babama söylesem ikna olsa, güzel olmaz mı :)

bmw şehir içinde avantaj sağlar, park etmesi rav-4'a göre çok daha kolay.
daha genç işi. rav-4 daha çok aile arabası.
bmw'nin sürüşü daha keyifli.
malzeme ve motor kalitesinde de bmw daha önde.

eğer ortak kullanmayacaksanız bunları öne sürebilirsin. "baba gençken binmeyeceksem ne zaman bineceğim?" de gayet başarılı olabiliyor.

@kayraninkedisi iste bu, ortak kullanmayacagiz zaten bi beynini yikayayim adamin :)

o zaman şunu belirt arabayı ben kullanıcaksam benim zevkime göre olması daha mantıklı eğer sen kullanıcaksan o zaman seni daha genç gösterir :)

rav 4'ü direkt eleyerek şunu söylemek istedim: 3.18 ve 1.16 demişsin ya, 1.18'in en boş versiyonunu almaktansa 3.16'nın donanımlı bi pakedini al. tabi ilerde modifiye yaparım filan diyorsan ayrı mevzu.

bmw'nin hani kasasını almayı düşünüyorsunuz? e46 mı yoksa e90 mı?

gerçi hangisi olursa olsun fark etmez, 3.18 derim ben..

bmw alacaksan giriş motorlusunu alma, hem çekmiyor araba çok sağır gidiyor, hem de bağırınca yok yakıyor.

özet: 3.16'yı ele bence. sunroof dışında bütün donanımlar eklenir zaten sonradan..

E90 almayi dusunuyorum ya, tesekkur ederim cevaplariniz icin.

(bkz: aşkın metafiziği)

aşkın metafiziği +1

(bkz: cehenneme övgü) 'ah minel aşk' part.

osho-aşk özgürlük tekbaşınalık.

bir psikolog tarafından yazılmış bir kitap önerebilirim: Tarık Solmuş - Bağlanma ve Aşkın İki Yüzü

İnsan analitik bir şey değil ki ilişkileri analitik olsun :)

Bir de "Aşkın Metafiziği" kötümser gelebilir. Hayat her zaman öyle değil. Önce yazarın hayatını, sonra kitabı okuyun.

sanırım bilkent'te okuyorsun.
eğer öyleyse semt servisleri var bazı semtlere, o güzergahlarda bulabilirsin. (eryaman, batıkent, vs.)

@kayra, evet fakat semt servisi günde iki kere. sabah 8de alıyor akşam 5.40'ta da bırakıyor. diğer vakitlerde yine bana uzak kalacak haliyle :/

arkadaşlarınla paylaşabilirsin belki?

Sorun da orada, ben tek çıkmak istiyorum.

en iyisi guzel 1 ev arkadasi bul kendine... 2 kisi o para ile bahceli civarinda bulursunuz guzel evler

Merhaba, ev bulabildiniz mi acaba? Ben Ayrancı'da, Tunus'a çok yakın, bahçeli, eşyalı bir evde oturmaktayım, Ağustos Eylül boyunca yokum, hayatım İstanbul'da olduğu için Ekim'den sonra da evde sürekli kalmayacağım. Eğer düşünürseniz lütfen irtibata geçin.

nijeryada okuyacağın tıpla istanbulda hasta tedavi etmeye kalkma da sen, gerisi kolay.

niye deeperdown türkiye'de sevilmeyen doktorların hepsi nijeryada mı tıp okumuş?

sevilmemekle alakası yok bunun. ne kalitede meslek erbabı yetiştirebilecek bu ülkeler? düzgün düşünmek lazım.

bulgaristanda 8x'in türevini alamayan inşaat/makina mühendisleri yetiştiriliyor.ayrıca daha sonra denklik sınavı denen bir hadise var ki, istatistikleri hakkında bilgi edin bi, bak bakalım mezunların % kaçı geçebiliyor onu?

sonuç olarak; 3 paraya 5 köfte yok abicim hiçbir yerde, kusura bakılmasın ama bu böyle. "giderim bulgaristanda rusyada nijeryada tıp okurum" demiş ya arkadaş, o kadar pembe değil yani onun sonrası;)

bazı ülkelerde cillop gibi üniversiteler var, hem iyi bir bölüm okumak, hem de dil öğrenmek için mantıklı seçenekler bunlar bence.

türkiye icin denkligi var mi, yani oradan diplomayi alan adam burda yasal olarak calisabilir mi bilmiyorum ama, nijerya, bulgaristan gibi ulkelere burun kiviran adamlar bir de cuba'yi arastirsin derim. hem yasam maaliyetleri (eger turist olarak gitmediyseniz) cok daha dusuk, hem de tipta bu sayilan ulkelerden cok daha iyi diye biliyorum. hatta turkiye'nin de eline veriyor olabilir o konuda.

nijeryada okuyan bey yıllardır türkiyede mesleğini en iyi şekilde icra etmekte inanmıyorsan çalıştığı kurumun adresini verebilirim gider bakarsın.lafı uzatmamak için tek örnek verdim daha neleri var aklınızı kullanın boş boş bölümler okuyupta yıllarınızı boşa harcamayın...!! başka bir açıdan değerlendirecek olursak istanbul tıpta veya hacettepe tıpta okuyanlar eğitimleri boyunca kaç kadavra üzerinde çalışma fırsatı bulmuşlar sorarım size !? İLK BAŞTA BELİRTTİĞİM GİBİ BU SADECE BENDEN SİZE TAVSİYE!! BİLİYORUM VE PAYLAŞIYORUM BEN YAPAMADIM SİZ YAPIN YENİ NESİL YAPSIN DİYE BAŞKA SÖYLEYECEK SÖZÜM YOK !

rus vatandaşlığım olmasına rağmen geldim türkiye'de güzel sanatlar fakültesi okuyorum, bulgaristan'dan mezun olan arkadaşlarımın çoğu türkiye'de iş bulamadı. ben mezun olmadan bile iyi paralar kazanabiliyorum; ancak ne yazık ki bölümüm üniversiteye para kazandırmak içinmiş, nasıl yıkıldım nasıl hayal kırıklığına uğradım anlatamam :(

ahaha bu ne ya? sosyoloji, çevre mühendisi, sanat tarihi okunmaması gereken bölümlerdir. lütfen aklınızı başınıza toplayın doktor, mühendis olun. peki bey amca derhal nijerya'da tıp okumak için başvuruyorum, kesin hayatım kurtulur o zaman.

kayranın kedisi okuduğun bölüm yazdıklarımın arasında mı? ben söyleyeyim hayır değil! bu arada ahahhaaa diye gülmek güzel sanatlarda okuyan bir hanım kıza yakışmaz onuda belirtmeden geçemeyeceğim güzel sanatlar mezunu bir kız olarak ben (bey amca değil oradan bile tutturamadın yazık sana)!

abla sen komisyon mu alıyorsun bu üniversitelerden söyle allasen?

tut ki bulgaristanda adam tıp okuyacak, ya burs;?

almıyorum abla olayı abartmasan ! sadece bir tavsiye zorla oku diyen yok sarmaya yer arayan çok!burs olayına gelince harcamalar eşit tr de de böyle geri kalmış ülkelerde de masraflar hemen hemen aynı oluyor bakın görün patlama olacak bu sene demedi demeyin

yurtdışında tıp okuduğunda yine torpilin yoksa türkiye'de çalışamazsın. denklik alamazsın.
e sosyoloji okusan da torpilin varsa iyi bir yerlere gelirsin zaten.

yani en temizi öss'ye kasıp adam akıllı kazanabildiğin en iyi bölümü okumak. herkes tıp okuyacaksa, yeterince emek verenle emek vermeyeni eşit tutmuş oluyorsunuz. nasıl eşit sayılabilir?

E-otomobillerin daha yiyeceği 400 fırın ekmek var, early adopter olmak size faydadan ziyade zarar getirecektir. Hiç bulaşmayın.

zaten araba dediğin kasım aralık gibi alınır.şimdi en pahalı zamanı

içeriğini okumadım ama bugün radikalde "ilk elektrikli araç dolum yeri açıldı." gibi bir haber vardı.

bence türkiye için erken daha.

fluence gibi bir arabaya 80.000TL vermeyi düşünür müsün?

Çook pahalı henüz. 10 senesi var sanki.

elektrikli değil ama hybrid otomobil alabilirsin.

elektrikli araçların akü sorunu ne olacak henüz bilinmiyor, ve bu akü sorunu çözülmez ise uzun vadede içten yanmalı motorların karbon salınımından çok daha tehlikeli kimyasal atıklar oluşacak.

kimyasal peeling yapıyorlar bunun için. (ismi çok korkutucu değil mi?)

denize girip güneşlenmek bu sıkıntıyı çözer. iki günde yumurta gibi olursun.

kısa film çekicem diyosan 5d mark II :) ben nikon d3100 aldım, keşke 5d mark II alsam diyorum :) behzat ç.de de kullanılıyor çekimlerde.

Farklı kulvarlar. Mark2 kullanıyorum, çok memnunum. Ama sadece HD çeken, tatmin edecek bir makina yeterli dersen 60D uygun olur. İş yapıp para kazanmak amacı yoksa mark2 ye o kadar para bayılmaya gerek yok.

60D yi tavsiye ederim sonuç olarak.

5d mark ii alırsan ve ankara'daysan arada sırada bana kiralayıp lens parası çıkarabilirsin.

para sorun değilse 5D Mark II. film çekimi açsısından ideal ve fotoğraf açısından da full frame falan, güzeldir yani her türlü.

İkisini de deneme şansımız oldu.. 5d Mark'ın görüntüsü "az" biraz daha iyi.. Aynı lenslerle, 60D ile 5D arasında gözle görülür bir fark göremedik.
Profesyonel olarak yapıyoruz bu işi ve 60D bize yetiyor şimdilik. [Tanıtım filminde bile kullanıldı en son.. ]

Ayrıca, Behzat Ç. artık 5D ile çekmiyor, hatta uzun zamandan beri çekmiyor.. Güzel aletler vs ama kameranın yerini tutmuyor sonuçta.

Özilhan Otel. Meclisin karşısında, Akay yokuşunun başında. Personeli iyidir, pazarlık da yapabilirsiniz. Ayrıca sessiz sakin.

ozilhanotel.com.tr

Hotel Ergen

Karanfil Sok. No:48 PK: 06640
Kızılay, Çankaya, Ankara
Tel: +90 312 417 59 06

(Günlük kaç lira olduğunu bilmiyorum, o yüzden arayıp bir sormanız lazım. Kalan arkadaşlarım memnunlardı.)

ergen 50 liraydı en son.

(bkz: hotel ayma) 100 lira, meşrutiyet caddesi
(bkz: erşan)
(bkz: büyük erşan)

erşanlar da 100'ün altıydı, 70 civarıydı sanırım.

aynıyım abi. tamamen aynı. ptesi akşamı da 8de uyuyorum ama:)

2-3 gibi yatar saat 8 de kalkarım.
haftasonu: cumartesi duruma bağlı ama pazar yine 2-3 gibi yatarım.

ben de ayarsızım. haftaiçi 12-1 yatış, 8 kalkış. haftasonu sabah 5-6 yatış, öğleden sonra kalkış.

çalışırken ben de öyleydim. gece 3-4 gibi uyu, sabah 7de kalk, hazırlanamadan işe git filan. işi sevmemekle alakası vardı ama bunun. tamamen isteksiz gidiyordum + çalışmadığım zamanlarda çok uzun süre boyunca yarasa hayatı yaşamıştım. alışkanlıklar çabuk değiştirilemiyor evet, ama işi sevmemek de büyük etken.

hafta içi 01:30 yatış 07:00 kalkış. haftasonu çok değişken.

ya o değil de böyle olunca ofisten-çalışmaktan da nefret ediyor insan. zira ölü gibi gidiyorum bazen. devlet buna bi bişey yapsın...

yakınlarıma anlattım ben bunu, evlenince düzelir uykun dediler, bu da böyle manidar bir cevaptır:D

23.00 -5.30 -07.00

asıl sorun her gün sabahın köründe uyanmamıza rağmen gece niye uyuyamıyoruz?!?

@ronaldo17

ya bence konu uyuyamamak değil. işimizi sevmiyouz bu bir. ikincisi, çalışılan zamanı bir kayıp olarak gördüğümüz için, beyin, çalışılan zamanı mecburen geçen zaman, çalışılmayan zamanı da "yaşamak" gibi biyere oturtuyo. böyle olunca da insan, ulan eşşekler gibi çalıştım, kendimi şımartıcam, mecburiyeti değil kendi istediğimi yapıcam diye doyamıyor akşamlara.

kendimi bildim bileli bi şekilde çalışıyorum, bu sonuca ulaştım. aferim bana.

genelde h.içi: 03-08, h.sonu: 08-13

ama şu sıralar: h.içi: 17-22, h.sonu: 13-18

@deeperdown

hacıtt işi sevmemekle pek alakası yok benimkinin sanırsam. çok sikindirik bir durum. uykum olsa da belli bir saate kadar uyuyamıyorum. üniversite hayatında alıştığım uyku düzenini değiştiremiyorum. sabah moron gibi gidiyorum işe. sabah verim 0. yüzüm asık, gerekmedikçe konuşmuyorum falan filan. düzelmem lazım.

(bkz: #24194159)

@aksasu

öyle yazmışsın ki beni benden iyi biliyormuşsun gibi olmuş. 2 cevap üstte öğlene kadar verim 0 diyorum. uyku açılmıyor, yüz gülmüyor, işe odaklanılmıyor. sadece ben de değilim bu sorunu yaşayan.

yatış- 00.00
kalkış- 06.15

12yatış 7kalkış

ben de stajdayken çok zorlanmıştım, gece 2 de yatıyordum sabah 6 da kalkıyordum. aynen dediğin gibi sabahları ölü gibi konuşmak istemezdim hiç, yüzüm gülmezdi. ama gece uyumamamın sebebi benim internet, internet olmayınca hiçbir problem yok, bırakamıyorum alışmışım senelerdir, takılmak istiyorum, hiçbir şey yapmasam da zaman geçiyor bir şekilde. bilgisayarı kapatıp dene bir de, git yatağa illa ki uyuyor insan bir süre sonra.

ben de aynı dertten muzdaripim. hatta bi dönem fiziksel olarak yeterince yorulmadığım için uyuyamadığımı düşünüyordum. sonra spora başladım (gerçi 2-3 ay falan yaptım) ama o dönemde de uyku düzenim değişmedi. akşam 6 ya kadar çalışıp, üstüne 1.5-2 saat spor yapıyor ve eve 8-9 gibi geliyordum. gene 2 den evvel uyuyamıyordum.

bi çözen olursa bana da haber etsin. :))

anlaşılan bu dertten yakınan epey insan var,
ama çözüm bulan yok.
ya da çözüm önerisi var ama çözüm olmuyo.
çözülmüyo la işte

2-3 gibi yatıp 8'de kurduğum alarm ile 8.20 - 9.20 bandında uyanıyorum ve bütün gün gerizekalı gibi geziyorum. haftada bir gün kendimi "mecburen" gelir gelmez yatıp zıbarıp resetliyorum.

gece 23,30 en geç 24,00. kalkış 07,30 hafta içi, 08,30 hafta sonu. bu düzeni bozduğum an sersemliyorum.

00:30 - 07:00

haftaiçi 1-2 gibi yatıp, 6'da kalkıyorum, bütün bir haftaiçi gözlerim kırmızı geziyorum. Cumartesi 9'da kalkıyorum (günü kaçıracağım stresi) ama pazar günleri allah ne verdiyse uyuyorum akşama kadar. pazartesi günleri ağlıyorum uykusuzluktan.

23.30 - 05.50 (haftaiçi)

haftasonu cok değişiyor.

vodafone.

vodafone daha iyi ama sadece avea'dan. Hizmet, çekme gücü, internet hızı v.s türkcellin yanında tırt ki ne tırt

kesinlikle vodafone. ayrıca bakınız: vodafone red

vodafone. bir hafta önce voda dan avea ya geçtim çekim kalitesi acayip düştü

reklam sektörü ölü bence, bu işlerin merkezi istanbul.

yahu biliyoruz onu, ankara demişiz işte özellikle.
tamam sakinim.

css filan biliyorsan iş bulursun, sen bakma arkadaşlara, onlar ankara yı çok sevdiklerinden başkaları ile paylaşmayı sevmiyorlar.

ama mecburi değilsen gelme.

az once aradaydim.indirim falan yok, ama mangoda deli gibi indirim var.. yarin kadikoy bahariye caddesindeki mangoya gidicem,ustelik guzel seyler tukenmemisti,gerci param da yok ama olsun gidicem :)

ocak ve temmuzun ilk haftası olur zara'da indirim.

kış indirimi ocak başında yapılıyor, yaz indirimi de temmuz başı olsa gerek. temmuz sonu da olabilir.

indirim temmuz 1 de, bilemediniz 2 sinde.

2 temmuz cumartesi günü.

kışlıkların indirimi yaz gelirken,
yazlıkların indirimi kış gelirken.

o sezonun başı olan şeyler de sezonun sonuna doğru.

2 temmuz (globally)

olmaz.

good boy derken böyle evcil hayvanına derken ki gibi mi?

hayvan demeye getirsen bile çocuklara falan da denildiği için gg diyip silseler dahi çamur yapılabilitesi var.

alıntı ya da bilmemne olmadığı halde türkçe değil diye bir silme sebebi vardı.

bknz halinde vereceğim.
tabi ki iyi çocuk anlamında yazacağım ;)

tabii ki vodafone, turkcell'in müşterisini kazıklamadığı nerede görülmüş?

edit:

(bkz: turkcell'in sokum gücü), başlığı ben açmamışım, entry bile yazmamışım.
(bkz: turkcell biz bize kamucuların enayi yerine konması)
(bkz: turkcell'in hazır kartlardan her ay 1.1 tl kesmesi)

turkcell başlığında "kazık" kelimesini arattığınızda 2 sayfa entry çıkıyor. marka imajı diye bir şey vardır pazarlama sektöründe, ne yazık ki turkcell'in marka imajı bu.

@kayranin kedisi nasıl bir itham bu?
beni kazıklamıyor.
13bin dakika paket, 69 tl
hangi operatörde var bu?

çok az kullanılacak bir hat için ayda 69 tl vermek demek kazıklanmak olur bence.

en kralı vadofone 3 hafta önce geçtim kafam bi rahat anlatamam turkcell den yediğim kazığın haddi hesabı yok ama vodafone nin en çok hangi yanını seviyorum biliyormusun biri seni arayınca tl kazanıyosun :)

küçük +/- oynamalar dışında hepsi aynı bence.
neticede tek seferde ya da her ay bayılınması gereken bir para var.
2 eksik, 1 fazla. ne farkeder ki?
mümkünse yeni hat almamaya çalışınız.

vodafone fiyat ve bir çok avantaj olarak daha iyi. çekim kalitesi de çok göreceli bir kavram. turkcell'den bana göre bir farkı yok ama adana'da durum farklıdır misal bilemem.

vodafone ayrıca uluslararası konuşmaları bedava dakikalardan yaptırması gibi muhteşem güzellikleri var. kesinlikle bu konularda turkcell'in 10 kat ilerisinde.

almalısın bence.
mediamarkt gibi yerlerin teşhir ürünleri için de ciddi pazarlıklar yapabilirsin, 200-300 lira düşürüyorlar.

refurbished olayı şans işi, mesela benim 3. nesil ipod nanom var refurbished, ekranında hafif bir çizik arkasında da ufak çizikler vardı ama cebimde taşıyıp sadece müzik dinlediğim için bir sorun olmadı.

ama dijital kameranın ekranında kocaman bir çizik olması pek hoş olmaz.

ben sıfır şunu önerebilirim, güzeldir.

www.buroteknik.com

refurbished da belirgin fiziksel hasarlar oluyor mu? olması gerçekten hoş olmaz:)

editledim : inceleme.gittigidiyor.com adresinde birileri refurbished in tanımını yapmış.

o zaman beni refurbished diye yemişler mp3 playerı alırken, 130 dolar verdiydim gerçi

@elaleminderdi tam o tarz bi makina alıcam onun bir iki model üstü de olabilir.

amerikada avrupada alinir. turkiyede bilemem. neler oldu da refurbished oldu o alet acaba? refurbished aletlerde dis hasar olmaz. dis hasar olursa alet cok cok daha ucuz olur. onun baska adi var. case damaged diye ayrica belirtirler.

o zaman şu da fena değil
www.garanticenter.com

şuradan bakıp modeline göre aratıp tr fiyatlarını bulabilirsin, bence memnun kalırsın. s1500'ü bile çok tatlıydı bu aletin, ki bunlar daha iyidir.
www.fujifilm.com

sakaryanın mithatpaşa ile kesişiminde rıhtım iskenderun tavuk döneri(diğer hiç bir şubesi değil)
esat köşedeki yıldız aspava, herhalde klişe dediğin mekanlardan.

@jemjum: klise diye yillar yili duydugum kurufasulyeci bilmem ne ve kanatci bilmem ne bir de pahali et satan bir yer vardi hatirlamiyorum bu tur yerleri kastettim. dedigin yerleri duymadim. tesekkurler.

kırmızı et seviyorsanız butcha.

etli ekmek, tandır falan yiyelim diyorsanız chp binasının oralarda konya evi kebap var. mekan salaş ve gayet kitsch öğeler barındırsa da yemekleri nefistir.

aklıma geldikçe burayı editler, yeni yerler eklerim.

balgatta bolu mangal'ı tek geçerim. fiyatlar uygun, ikram servis bol. köftesi de güzel ama ben et şiş tavsiye ederim. afiyet olsun.

www.bolumangalkeyfi.com

ikinci el eşya satışı da denebilir.

kullanilmis ikinci el esya satisi olabilir. turkceye ceviriyorsan garaj satisi kesinlikle kullanmak istedigin anlama gelmez.

garage sale'in geldiği yerde insanlar ciddi ciddi fazlalıklarını kendi garajlarında satıyorlar ama bizde garaj kültürü olmadığı için ben "garaj satışı" çevirisini doğru bulmuyorum. şimdiye kadar makul bir türkçe çevirisine de denk gelmedim.

ikisi çok farklı diziler.
kafayı çok yormadan güzel bir dizi izlemek istiyorsan behzat ç. derim.

behzat

behzat iyidir

ezel forever.

behzat ç.

akasya durağı

tabiiki behzat

behzat seyretmedim ama ezel'in ilk sezonu lost'un ilk sezonundan güzel.

ezel in başları çok güzel aga.

behzat ç.

behzat ç izle. ezel herkesin dediği gibi 2. sezonda çok bozdu. sırf final yapıcaklar diye yarım bırakmamak için zorla izledim açıkçası.

ezel aslında biraz prison break gibi. ilk sezonu enfes, sonrasında o lezzetin dozajı düşüyor. prison break ise 2. sezonda düşüyor, 3. sezonda boka sarıyordu iyice. ama ben sorana yine de ilk sezonunu izlemesini öneririm.

ezel'in ikinci sezonunu eksiksiz izleyemedim, fırsat buldukça yakalayabildim. ama en azından prison break'teki kadar vahim değil durum.

bana göre, ikinci sezonu ilk sezonun gölgesinde kaldığından bu hayal kırıklığı :)

Ezel siker, doggy style Ccc

bnde behzo diorm

behzat ç tabi ki.

ezel bugüne kadar yapılmış en iyi iş. başka söze gerek yok dostum.

behzat amirimi izlemek için mad-man'i bile feda ederim.

Aynı konuyu ben de bir süredir araştırıyorum. Ancak ben Nissan Qasqai ve VW Tiguan arasında kaldım. İkisi arasından da büyük ihtimal Tiguan'ı seçeceğim sanırım.

juke alma ne alırsan al. hayatımda o kadar çöp bir tasarım görmedim.

neyse tiguan diyorum tabiki.

Tiguan kullanıyorum, memnunum. Sadece deri koltuk ve koltuk ısıtması da olsa daha mutlu olurdum.

Bence bu saydığınız 3 araç içinde Tiguan açık ara önde.

şimdi mitsubishi'yi bilmem de,
nisan juke ile vw tiguan çok farklı yerlerde olan arabalar.
ikisini de kullanma imkanım oldu..
ikisi arasında kalsam ben tiguan'ı alırdım.


juke'u beğenmedim, çok basık ve kapanç geldi bana.

Tiguan.

tiguan.

bana danışabilirsin. sözlükten god of comedy'ye de danışabilirsin, aynı bölümdeyiz zaten onunla. ikimiz de video produksiyon işleriyle uğraşıyoruz.

sözleşmeyi okumak için en fazla 45 saniyen olacak, daha fazlası teamülleri aşar ve güvensizliğini belli eder, güvenmediğini göstermek hoşlarına gitmez değil mi?

bence okumalısınız.
altına imza attığım her şeyi mutlaka (küçücük yazılar dahil) okurum.
yarın bir gün bir haksızlığa uğradığınızı düşündüğünüzde "ama bunu sözleşmede yazmıştık zaten" diyecekler.

bir tavsiye: eğer yapabiliyosan, öncesinden sözleşme taslağını iste. zaten adamlar aynı taslağı yediriyorlardır herkese, eğer isteyecek ortamı bulup, sorabilirsen sana geri dönerler mail yoluyla felan.

ik departmanı varsa, onlara sorman en mantıklısı.

ben de okumak taraftarıyım altına imza attığım ve belirli bir dönemi şirket bünyesinde çalışmayı taahhüt ettiğim için. ancak bunu fazla uzatmamak en iyisi olacak sanırım; güven sorunu yaratmamak adına...

sözleşme taslağını isteyebileceğimi sanmıyorum. daha önceden ik ile konuştuğumda teklifi düşünmek için biraz süre istediğimi söyleyince garipsemişti. sözleşme taslağı istiyorum falan dersem heralde tamamiyle kıl bi' adam olduğumu düşünecek...

Okumalısınız. Eğer işverenin beklentisi okumadan imzalamanızsa niyeti sizi sikmektir(afedersiniz :)). Özel sektöre hoşgeldiniz :). Karşınızda bekleyip sabırsızlanıyorlarsa da onların hatası, sizi sözleşmeyle yalnız bırakmaları lazım. En mantıklısı tabi bu durumda @aydın doğan....ın dediği şey.

İzmir, yeni mezun maaşları düşük maalesef. 1,250 ile 2 arası değişiyordu geçen sene.

güven meselesine gelince, güvenilecek ne yaptılar ki güvenmeniz bekleniyor? belki varolan bir beklenti ama saçma bence. sonuçta ortada bir anlaşma var ve iki tarafta birbirini tanımıyor. Güvenin dayandığı hiç bir şey yok.

degistirmek icin elinde guc yoksa okumakla vakit kaybetme. zaten is kanuna aykiri birsey yazilamiyor. yazilsa da gecerliligi olmuyor. yillardir is sozlesmesi imzalarim isim-imza kismi disinda okudugum yer yoktur :)

Bence okumalısın, okumak zorundasın.

Ne demişler, bu devirde babana bile güvenmeyeceksin çünkü ananı... neyse.

Eşim vakti zamanında sözleşmesini okumadığı için başına ne pis işler geldi, azıcık anlatayım. 3 sene önceki sözleşmesinde gerizekalılar "ikramiye alabilir" yazmamış, ama ikramiye vermişler. Şimdi bizden ikramiyeyi faiziyle birlikte 10.000TL olarak geri vermemizi istiyorlar. İşverenin devlet kurumu olması ve eşimin yine geri ödemeyle ilgili bazı evrakları imzalamış olması yüzünden davayla falan uğraşamayacağız (çünkü kaybetme riskimiz yüksekmiş), el mecbur ödeyeceğiz.

Ben ilk iş tecrübemde tüm sözleşmemi okuyup sonra imzalamıştım. İyi ki de öyle yapmışım, bu sayede 3000$ tazminat ödememek için 1 senemin dolmasını bekleyip öyle istifa etmiştim.

Sadece sözleşme değil, altına imza attığın herşey hakkında kendinden başka kimseye güvenme, tek tek oku, öyle imzala ve bi nüshasını mutlaka iste.

okumana gerek yok. sözleşmede "işbu kişi bize zirilyon tl ödemek zorundadır" yazsa bile öyle bir durumla karşılaştığınızda dava açılıyor, "o zaman işe ihtiyacım olduğu ve işe başlayabilmem için bu sözleşmeyi imzalamamı zorunlu kıldıkları için mecburen imzalamıştım" diyorsunuz ve yırtıyorsunuz

oku ayrıca bir imzalı kopya kendine al.

teşekkürler saygıdeğer büyüklerim ve sevgili arkadaşlarım =)

evet, öyle bir şey var.
hem de amerika'dan türkiye'ye kadar her yerde :)
o gün tek beyazlı gelin oluyor.

var öyle bi şey.

var tabii ki. yok bir de gelinlikle gidin.

valla bnim dugunumde birisi beyaz elbise giyse bayaa sinir olurdum, kesinlikle var ole bisey.

yok öyle bir şey, latin amerika da düğünlerde erkekler hep beyaz giyinir.

var

evet var.
hatta bu kuralı düşünemeyen insanlar için bazen davetiyelerde kadın ve erkekler için renk kodları oluyor. (mesela kadınlar kırmızı, erkekler siyah)

anlaşıldıı :) beyazz yasssaah hemşerim yassahh. tememm temem giymiorum

eşimle düğünümüzde abimin eşi giymişti. tüm akrabalardan ayar üstüne ayar yemişti. pek hoş karşılanmıyor.

beyaz zaten zor renk yahu, düğünün sonuna gri çıkar o elbise :)
bunca yıllık ömrümde düğünde beyaz giyilmez diye bir şey duymadım şahsen ama yukarıdaki sebepten ötürü tercih edemiyorum zaten.

ohaa, ne kiskancmis bu kadinlar.

ne bu beyaza düşmanlık, erkeklerde beyaz gömlek giyemiyor mu yoksa?

abiye elbiseler zaten gelinlik niyetine giyelebilecek denli şatafatlı bir de bunun beyazını düşünün.. cık ayıp.

bunun aslı hem beyaz hem siyah giyilmemesi diye duymuştum, beyaz o gün gelinin rengi olduğu için, siyah da cenaze rengi olduğu için. Hatta bir amerikan filminde işlenmişti, düğünü istemeyen kaynana huzursuzluk yaratmak için beyaz giyip geliyordu.
ama kişisel fikrimce beyaz giyilmemesi mantıklı, yani ben de istemezdim beyaz giyen olsun.

giyilmezmiş.

ben kişisel batıl inançlarıma dayanarak siyah ve beyazdan kaçınıyorum, giyeceksem de başka renklerle birlikte giyiyorum. batıl inanç derken kötü bişiler olur, evlerden ırak gibi bir tarzım yok, sadece hoş olmaz gibi geliyor nedense. mesela buna rağmen bir nişana siyah-beyaz bi elbise giydim. çiçek desenli bişi. düğüne de giyebilirim. ya da kıyafetin tarzına, giyen insana göre mesela siyah bir döpiyes giyilebilir, veya hep görüyorum olgun hanımlar doğal olarak siyah tercih ediyor, öyle kasvetli de olmuyor pek. veya genç kızlar nedime modunda beyaz elbiseler giyebilir vs vs değişir yani son tahlilde.

evet var, arkadaşım abisi evlenirken, gelini pek sevmediği için, görür o bembeyaz bir elbise giyicem inadına demiş ve uzun beyaz bir elbise giymişti düğünde. gelin de ona uyuz olmuştu öyle elektrikli bakışmışlardı bütün gece.

beyaz giyerseniz, dugundeki kadinlarin yarisindan cogu sizi cekistirecektir.

giymeyin

O "kadın" dediğiniz köpeklerin annesidir!

E) Kadına üzül.

ben de hoşlanmam annecim babacım hitaplarından ama "ben bu itin nerden amcası oluyorum" çıkışı da fazla agresif ve gereksiz geldi.

hayvanlar da canlı birer varlık değil mi? ailemizin bir parçası olmuyorlar mı?
neden bu kadar rahatsızlık duyduğunuzu anlayamadım. Gerçi ben olsam eğer tanımadığım biriyse "amca" yerine "beyefendi" derdim ama kadının amca demesi de bu kadar dert edinilecek bir şey değil bence, ne güzel size yol vermişler işte..

ahahahaha sesli güldüm. kızma amcası olur öyle şeyler. kuşa da kızımız vs. diyoruz:p

kayranin kedisi(nick inizden bu konuda hasas olduğunuz anlaşılıyor zaten) onlarda canlı ailemizi parçası derken onlarda bir insan mı demek istiyorsunuz.Ben hayvanlarla bu denli içli dışlı olmayı sevmiyorum.arama bir mesafe koymuşumdur hep(eminim bu cümle hayvanlar için başka türlü kurulur ama ben bilmiyorum) Ama onun aileden biri görene de hor gözle bakmam beni işin içine bulaştırmadığı sürece

hayvanseverle öyle diyor. sevmiyorsanız anlayamazsınız. evet gerçekten çok saçma ama sevince kendin doğurmuş gibi seviyorsun. çok salakça evet ama öyle:)
ayrıca kadın ne desin dur şu adam çıksın mı desin. amca demiş işte kibarlık etmiş sanki.

nickimdeki kedi schrödinger'in kedisi'nden geliyor, o nick alınmış olduğu için kayranin kedisi oldu. (önyargı kötü bir şey bence.)

tabii ki akıl ve mantığa değer veren biri olarak hayvanlar insandır demiyorum; ancak benim gözümde hayvan da insan da can taşıyor ve aynı ölçüde önemliler. sırf bana benzemiyor diye başka bir canlıyı aşağı göremiyorum. tabii bu benim düşüncem, siz başka türlü düşünüyor olabilirsiniz..

iletişim bozukluğumun ya da sevgi eksikliğimin olduğu kanısına nereden vardınız ki? evimde bir adet psikoloji mezunu insan var, onun bile koyamadığı tanıları iki saniyede koyuverdiniz.

bundan sonra sokakta gördüğüm hayvanları tekmeleyeyim (kesin bana ısıracak gibi bakıyorlardır zaten). ben zaten bu zavallılardan çok üstünüm. hayvan ne ya, pis zavallı sefiller. kesin pire falan da vardır, ipeksi kutsal saçlarıma bulaşmasını hiç istemem çünkü. köpek giren eve melek de girmiyormuş hem :(

edit: ne yazık ki toplumumuza ışık tutacak o şahane sosyal gözleminizi ve hakkımdaki psikolojik çıkarımlarınızı silmişsiniz, üzüldüm.
postedit: bir mevlana vardır bildin mi?

Bu kadarı nor bir ruh hali gibi gelmiyor bana.Ya insanlarda göremediği sevgiyi hayvanlarda arama yada iletişim bozukluğununbir yansıması gibi.Tekrar ediyorum.Bu düzyde hayvanlarla arasındaki bağı abartmış olanları kastediyorum.

Bir yazarda şu linki göndermiş.

www.eksisozluk.com

kayranin kedisi Sizi kastedmemiştim ki zaten. siz ben tanımadığım birine amcası demezdim diyerek bu durumdan sıyırdınız.Benim kastediğim bütün dünyayı aynı düzeyde hayvanlara bağlı insanlardan oluştuğunu zanneden tanımadığı birine köpeğe amcası diyecek kadar uçmuş birisi için.

Üstelik bir fizikci olarak Schrödinger in kedisi benimde ilgi alanım dahilinde isterseniz o deneyi tartışalım.

aynını benim babam yapıyor kuş için. eve kendi arkadaşı gelsin "parmağını tut amcası, ısırmaz o" diyo kuş için. 60 yaşında adam yani, kadın da değil. kendisini kuşun babası, beni de kuşun ablası olarak görüyo. ablası aç kafesi çocuk hava alsın diyo. hayvana çocuk bile diyo. daha ne diyim. kötü bişi değil yani.

benim de iki kedim var. çocuklarım. birisi kızım, birisi oğlum. anneme anneanneleri, kardeşime teyzeleri, babama dedeleri diyorum. yeğenime de onlar da senin bir kardeşin sayılır diyorum. ne var yani :)) ben bunda garip bir şey göremedim amcası.

bizim evde kullandığım başka sözler: anneye gel, anneye kızılmaz, anneye pati kalkmaz :)

'biz seninle evde ne konuşmuştuk?' diyen kadını gördükten sonra bu tip şeylere şaşmıyorum. :) ama insan kendini kaptırıyor gerçekten. bir de öyle bir durum ki bu, mesela şöyle tarif edebilirim. çok insan vardır yalnız gömülür. benim yaşlı bir köpeğim vardı, cenazesini yapsak epey adam gelirdi. çok arkadaş edindi yani hayatında. bunun hayat kurtaranı var, savaşa gideni var, öyle bir köpeğin teyzesi olmak beni gururlandırabilir bile mesela, nikimden de anlaşılacağı gibi... ama tabi işin iletişimsizlik, yalnızlık boyutu filan çok acı. mesela be forever young'ın babasında bu acınası hal yok, adamcağız hayatından memnun, kuştan memnun.
madalyonun bir de öbür yüzü var ki o da kaldırımda köpeği gördüğü gibi sinire kesenler. fobi filan anlayabiliyorum ama kimi zaman biraz abartılı olabiliyor tepkileri. fobi bile olsa insan madem bu kadar korkuyor daha çok bilgi edinmeye çalışır başına bir iş gelmemesi için. hangi köpeğin saldıracağını filan az çok kestirmeyi öğrenir.
bir başka yönü de bu tip insanların hayvanlar aracığıyla insanlarla iletişim kurması. mesela gitmek istediklerinde görüşürüz demek yerine 'hadi amcaya baybay yapalım' gibi dolaylı konuşuyorlar, o da değişik. amma gevezeyim bugün.

he bi de ben herhalde asla asansördekine sormadan köpeği yanına sokmazdım. saldırgan köpek gibi hayvansever de gözünden anlaşılıyor neyse ki, çoğu zaman sormaya gerek kalmıyor.

kas gevşetici bir nebze derman verebilir bacaklarınıza diye düşünüyorum.
komşularda vardır belki. bir anne dolabının demirbaşlarındandır kas gevşeticiler.

kas gevseticim yok malesef.

kas gevşeticin yoksa şu an için bol bol karbonhidrat al, al ki hızlı bir enerji gelsin. yarın ise kendini iyi hissedebilmen için proteinini de yemeyi unutma. yatarken ayaklarını bir yastık boyu yükseltirsen dinlendirici olur. bisiklette ne kadar yersen o kadar basarsın. şimdi ise ne kadar sağlam yersen o kadar hızlı toparlarsın. tabi soda da iç mineralller için. iki güne yeni gibi olursun, 100 km az değil. tekrarlamak istersen bir gün birlikte bir 100 devirelim :)

yok ben de aynı durumdayım behzat ç. deki ercüment hariç. ama bugün ona da bi yakınlık hissetim et sote yaparken.

normal hacı. çünkü gargamel, hiçbir şirini yakalayamıyor, tom jerry'yi hiç yiyemiyor insanlar da sikerim lan böyle işi yesin artık diye tom veya gargamel'i tutuyorlar zamanla. kötü karakter daha samimi çünkü.

Ben de öyleyim. Bu galiba kötü karakterlerin çoğunun aslında düzgün ve herkese mantıklı gelen bir içsel motivasyonlarının olmasından kaynaklanıyor. Gayet insani şeyler yapıyorlar. Süper gücü olan kaç kişi yeteneğini dünya barışı için kullanır ki?

tuhaf bir durum değil.
antihero diye bir şey var.

tüm film, dizi veya çizgilerde değil tabi(genelde iyiden yanayımdır) ama ben de mesela hep tweety'ye ve jerry'ye gıcık olmuşumdur ve sylvester ile tom'u tutmuşumdur. kötü karakterler çok daha renkli ve eğlenceli oluyor. iyiler mıymıy oluyor. sanırım mıymıyları sevmediğim için. sende de öyle bir durum olabilir.
merak ettim, peki mesela hayat güzeldir filminde nazilerin tarafında mıydın? o kadarı da olmasın be.

hayat güzeldiri maalesef izlemedim.

demekki bunu düşünen tek ben değilmişim :D

hakkaten ya ben de hep kötüleri seviyorum. hatta facebookta karanlık güçler kulubü diye grubumuz var. yaşasın ferhunde,yaşasın lord vader.

hacım çünkü hep iyiler kazanıyor buda iyilere karşı antipatiklik oluşturuyor.tomun çektiklerini görünce içim cız ediyor ya

Bunun sebebi çok basittir. Looney tunes çizgi filmlerinde genelde çalışan ve fikir üreten taraf kötüler yatıp uyuyan ve şanslı olanlarsa iyilerdir.

yanar doner, gotun basın ayrı oynuyor denır.

normalim diyebilirsin.

zenofobi olabilir mi? (ingilizce kelimeleri okunuşuna benzer şekilde türkçeleştirmek nasıl da eğreti huff)

gizli ırkçı

Normalsiniz. Irklar arasında fiziksel farklar olduğu bilimsel gerçektir.

bizde faşizm ve ırkçılık ota boka kullanılır olduğundan, sana direkt ırkçı reröre yaftası yapıştıracaklardır ki, ırklar arasında farklılıklar, üstünlükler ve negatif yanlar olabilir. zenciler örneğin fiziksel güç bakımından beyazlardan çok daha üstün denilir hep ki spor müsabakalarına bakabilirsiniz bunun için.

dolayısıyla ötekileştirmiş, ırkçılık yapmış, bilmemne yapmış olmuyorsun "eğer özellikle aşağılama / yüceltme olarak kullanmıyorsan"

ben de öyle farklılıklar görüyorum,siyahlar daha iyi zıplar diyince ırkçı mı olunuyormuş?

stereotyping diyebiliriz sanirim. turkcesi onyargi miydi bilemedim, sanirim turkcesi yok?

ural altay.

eren.

kaan.

Onur
Ege

görkem

alp (hem anlamı hoş hem söylemesi kolay hem de yabancılar tarafından da düzgün okunabiliyor).

ege ve kaan da güzel.

mecnun. ciddi ciddi.

Çınar

tuğ.

esad tuna

er

Barbaros.

O değil kız ismi sorsaydın şimdi buralar mesajdan geçilmezdi.

kutay, ilkay, ilkan

robert
bruce
maximilian
leopold

Münteha

-aras
-çınar
-kayra
-eray

murat
ceyhun
onur
güven

pascal
albert
isaac
nicolaus
galileo
eutocius
thomas

rüzgar

toprak, çınar, ufuk, rüzgar, derin,

özenç, güvenç

ahmet
mahmut
mehmet

toprak
çınar

(bkz: clubbed)

ben de aylardır clubbed tarzı film arıyordum:) cevapları takipteyim.

lights out dizisini izleyebilirsin.

feci gaza getiren iki film söyleyeyim. dinle sen beni, pişman olmazsın.

(bkz: Good Will Hunting)
(bkz: Men of Honor)

(bkz: the pursuit of happyness)
anlattığını bundan iyi karşılayan bir film gelmiyor aklıma.

(bkz: october sky)

"Billy Elliot" çok başarılı..

rocky?

Men of Honor +1

(bkz: a beautiful mind)

www.imdb.com

gerçek başarı hikayesi budur. lütfen izle!

the pursuit of happyness +1 kesin izle

golf 4

smart roadster

golf eskiden en sevdiğim araçtı fakat pek spor görünümlü değil gibi. eski algılarımı kaybetmişim.
smart roadster uygun gibi araştırayım.

Opel Tigra Twintop. Tam o fiyata var ve çok tatlı araçtır.

smart, street ka, hyundai coupe bunlar zor satar.

en temizi al bi tane 207 dizel.


golf 4 güzel araba ama havyan gibi yakıyor.

peugeot'nun kasası çok kötü diye biliyorum. hatta bi kaza fotosu görmüştüm ford mondeo ile 206 arasında. kafa kafaya girmişler, mondeoda anca motora kadar gelmiş hasar, 206'da direksiyon şoför koltuğuna girmiş. yani hiç güven vermedi o fotoğrafı gördükten sonra.

o kazaya göre değişir, yani mondeo'da tank gibi araba değil.
tabi peugeot sağlam bir araba değil, kasa açısından demiyorum. türkiye yollarına uygun değil. ayrıca plastik malzeme kalitesi de düşük. ama 22 bin liraya az yakan güncel kasa bir araç arıyorsan ideal.

yani peugeot-fiat- bunlar birbirine benziyor, ford-opel biraz daha iyi, eğer bütçen varsa polo al derim.


onun dışında tigra, streetka, coupe tarzı marjinal arabalar sana sıkıntı yaratır. iki gün sonra hiçbir neden olmadan sırf sıkıldığın için satmak istesen bile, alan olmaz, ya da fiyatı öldürürler. elinden çıkmaz, süründürür.
yedek parçası falan o konuları bilmiyorum. yine de piyasada çok bulunmayan bir araba beni kıllandırır.

bir de 22.000 liraya kupon bir araba bulman zor, illa ki bir yerden kısman gerek.

haklısın estruda. zaten deli gibi araç kullanan biri değilim ciddi bir kaza yaşamam heralde. olursa da yapacak bişey yok. peugeot'nun uzun yol performansı nasıldır? motoru sık sorun çıkarabilir mi hararet vs? yakıt tüketimi ne kadar uygun?

alacağın arabanın modelini ve yanına crash test yaz youtube da arattır. kaza testlerine bir bak derim. ayrıca sırf spor diye piyasada gitmeyen arabalar almayın. satarken üzülürsünüz.

peugeot 207 hoşuma gitti. fiyat da görünüm de güzel. crash testine baktım 5 yıldız almış ama videoda karton gibi bükülüyordu, nasıl 5 yıldız anlamadım.
bir de cam tavanlı alırsam eğer, ne gibi avantajı dezavantajı olur? yazın sıcağı daha fazla mı hissettirir acaba? cam tavana bir kat da kendim film çektirebilir miyim?

kaza testlerinde aracın ne kadar büküldüğü değil içerideki insanın ne şekilde çıktığı baz alınıyor. zaten euro ncap'in sitesinde de sürücü, ön yolcu ve arka yolcu, cocuk yolcu olarak ayrılıyor kriterler ve bunların kaza anında hangi bölgesi riskli/risksiz öğrenebiliyorsunuz.

bir de sana tavsiyem. bu tarz bir araba alacağına fazla yaşı olmayan honda jazz falan al. hem enerjik bir tasarımı var hem az yakıyor. daha iyi para kazanmaya başladığında güzel bir cabrio alırsın.

mesela 207 dizel için, motorda bir sıkıntı olacağını düşünmüyorum. zira psa group platformunu kullanıyorlar, yani citroen c3'ün ford fiesta'nın ne bileyim volvo s40'la 407'nin motorları aynı..
bi şikayet duymadım.

şahsi kanaatimce bu saydıkların için vaio bile fazla;
hiç mac kasma bence.
alet kötü olduğundan değil ihtiyacın olmadığından.

diablo 3'ü büyük ihtimalle vaio olan laptopta da rahat oynayamayacaksın.

onun dışında tabi ki mac.

bence ps ve oyun için mac almana değmez. ha ama ben mac almak için gün sayıyorum. sorunsuz, temiz, mis gibi alet. fakat senin durumunda boşuna vermek olur o parayı. vaio yeter de artar bile.

eğer mac alacaksan git ispanyadan al. tr'den o fiyatlarla alman hata. ispanyada en ucuz macbook 899 euro gördüğün gibi. store.apple.com

o da 2000 lira desek, tr deb 500 lira ucuza gelir. O 500 lirayla da ispanya da neler neler yapmazsın benden söylemesi.

yalnız ispanyolca çalışmaya başla.

yukarıdaki mesajda 899 euro olan 989 euro olacak. pardon.

Vaio'nun e serisi iyi değil. f serisine bak.

mac de max yok zati , ama adobe serisi için mac derim kesinlikle

Apple tax Free iadesininalabilirsen bayağı ucuza gelir

yurtdışında çoğu yerde apple'ın öğrencilere indirimi de var.

Canon HV30 veya HV40 olabilir ucuz yollu istiyorsan. Ama sadece o 2 iş için kullanacaksan kiralayabilirsin de...

canon eos 5d mark II. bu kamera domine etti bu işleri. herkes onu kullaniyor. sadece bu 2 iş için alinmaz ama kiralanır.

canon eas 5d mark ii'nin günlük (24 saat bile değil ama) kirası 500 lira.

@kayranin kedisi

eos 5d mark ii kiralamaya karar verirsen ben kiralayabilirim sana.. hiçte 500 liraya değil ayrıca :)

düşünürsen detayları konuşabiliriz.

canon eos 60D öneririm. 5D biraz pahalı nitekim.

shaker varsa onunla, yoksa kavanoza koyup çalkalama yoluyla homojen bir karışım elde edebilirsin bence.

deniyorum sonucu yazarım.

homojen oldu. tadı sönük geldi. şeker attım bir kaşık. elinde bişey kalmayanlar deneyebilir yani. gideri vardır.

bir de çalkalayınca hemen kapağı açmayın hayvan gibi bir köpük çıktı. batıyordu etraf. biraz bekleyin

amoklavin. ama geçici çözüm olur ve hemen kesmez. kısa vadede de sağlam bir ağrı kesiciyle kombine edin isterseniz

rakı her haltın ilacıdır.

wohoo! rakı ve apranax fort baya rahatlattı, özellikle rakı.

dişinol 1 lira mı iki mı ne. ondan al sür dişine ama başka yerlere diline vs. temas etmesin. olmadı anestol de sürebilirsin.

dolorex diş ağrısına birebir. bende de aynı sıkıntı var, diş hekimine gittiğim anda çekecek huff :(

dişinol +1

lsd

sert bir alkol ile gargara yapın 5dk. mis gibi geçiriyor.

dişinol falan sürme eğer dişinde madde kaybı açılma boşluk yoksa.20 lik dişler illa kendisi çürümeden de ağrıyabilir.bu arada dikkat ettim kimse çekimden bahsetmemiş.ben mi çok sazanım acaba bi hekim adayı olarak.20 yaş dişleri ağızda diğerleri gibi ağızda tutulması gereken dişler değildir.önündeki dişler de duruyosa gönül rahatlığıyla çektirebilirsin.ancak normal bir diş hekimi her zaman 20 lik dişin çekiminni üstesinden gelemeyebilir.cerrahi operasyon gerekebilir.çene cerrahları yapıyo o işi de genelde.augmentin 1000mg. + ağrı kesici olarak apranax 550 mg hekime gidene kadar seni idare edebilir ama mid eproblemi,n varsa ağır gelir.yutmadan önce pospektüsü oku hatta eczacıya da bi danış

Bir adet apranax fort al. Sonra kafanı yastığa yapıştır. 10 dakika süreyle ağla zırla.Kafanı yastığa vur felan. Sonra bir bakacaksın ki geçmiş :)

Soru eklerini ayrı yazarak işe başlayabilirsin.

gezerek, okuyarak, dinleyerek, konuşarak. noktalama işaretlerinden sonra boşluk bırakarak...

oku.
gez.
konuş.
dinle.
araştır.
öğren.

bol bol sözlük oku.

kayranin kedisi+1
Öncelikle yazı ve konuşma dilinize gerekli önemi veriniz.Ardından film ve kitaplardan başlayabilirsiniz.Zira sinema ve kitap kültürü yapmak bir çok ortamda işinize yarar.En azından mühim olanlarını temin ederseniz iyi olur zannımca.Bunun dışında olanağınız varsa gezilerde çok büyük fayda sağlar.Başta ülkeniz olmak üzere dünya tarihindeki önemli olayları,başarıları vs. araştırabilirsiniz.Ödül törenlerini,şampiyonaları,olimpiyatları takip edebilirsiniz.İnternet üzerinden bilgi yarışmalarına katılmakta güzel olur.
Böyle şeyler işte yahu.

zaten su an yurtdisindayim ingilizce egitimi aliyorum 8 aydir noktalama isaretlerine gelince simdi ugrasmak istemedim 2 saat ha turkce dil bilgimde iyidir merak etmeyin baska neler yapabilirim panpaciklarim?

inan bana 2006 öncesi ekşi sözlüğünü oku genel kültürün inanılmaz gelişir.

artı olarak resimli ansiklopediler.. ve bunların içinde bulacağın hoşuna gideceğin konuları tespit et onları oku. bol bol oku. kitap ve ağır olmayan siyasi mecmuaları sıkılmadan oku. sıkıldığında koy ayracını geç başka kitaba veya gez dolaş. ama gidip amerikan dizisi açma. bir de kendi etrafında mürekkep yalamış kişiyle kontağını geliştir ve tüm bunları bir misyon gerçekleştirir gibi yapma. sonuçta genel kültür yabancı dil değil asla uzmanlaşamazsın.

bol bol ekşisözlük oku.

ekşisözlük okumak yerine wikipedi veya online dergilerden bişeyler oku.

Genel kültür uğraş edinerek edinilir, amaçsızca gezmek yahut kitap okumak vakit kaybından başka birşey değil. İlgi duyduğunuz, ilgilenirken sıkılmayacağınız bazı disiplinler-konular belirleyin sonra bu konularda gezi, araştırma arşiv vs yapın. Zaten ipin ucundan tutunca ilginiz ister istemenz farklı alanlara da kayacak ve buralardan da çok fayda göreceksiniz.

oku.

noktalama işaretlerinden sonra boşluk bırak, virgülden sonra da dahil. ben çok bakıyorum çünkü ona :D

Bildiğin her şeyi ama her şeyi sorgula. Sonra bazı düşünceleri çürütmeye çalış. Zaten çürütülmüş deme. Kendi fikirlerini belirledikten sonra eğer karşıt düşüncede olsam nasıl savunurdum onu diye de kafa patlat. Bunları yaparken hayal edebileceğinden daha çok şey öğreneceksin.

gazete oku

büyü.

ansiklopedi karıştırarak olabilir. sadece karıştır.

sözlük oku. ama ekşiden bahsetmiyorum. normal bildiğin sözlük. ingilizce olur, türkçe olur. bildiğin başka bi dil olur. kelime bilgin tavan yapar.

bol bol kitap (tübitak yayınları ntv yayınları)
gazetelerin köşe yazılarını
nette vikipedi gibi ansiklopedik siteler
ve bu tarz şeyler üzerine konuşabileceğin arkadaşlar.
(zaman sonra kullanamadıktan sonra sikertirim öyle bilgiyi durumuna gelme diye yazdım.)

öncelikle alanın neyse adam gibi o konuda yetkin olacak şeyleri yap. mutlaka bir günlük gazete oku. edebiyat önemlidir klasikleşmiş eserlerden yavaş yavaş başla. kült filmlere yavaş yavaş başla (bak zaten ingilizce öğreniyomuşsun orijinallerini izle) hangi müziği dinlemekten hoşlanıyosan biraz derinleşmeye çalış o türde. ingiltere tarihiyle ilgili birşeyler oku mesela. şekspir oku oralarda belki muhabbeti geçer boş boş bakmamış olursun. böyle böyle gider o zaten ömür boyu dinmez bilgilenme ihtiyacı.

hiç bir şey

saat

t-shirt.

antimadde

t-shirt +1
geçen sene de şapka almıştım

essegin s..ki

hayırdır la babalar günü müydü bugün?

don aldık üç tane, pantolon yani. şapkası da hediye geldi.

hiç bişey

keşke babam yanımda olsaydıda bir şey alma derdine düşseydim.

bir şey almadım.
sabah gider elini öperim.

hiçbir şey, arayıp kutladım sadece.

gömlek

gezi planınız çok kötü.
tamam ankara o kadar da gezilesi bir yer değil ama harikalar diyarı ve havacılık müzesi şehir dışından gelip de görülecek yerler değil bence. üstelik harikalar diyarı diğer seçeneklerle bambaşka bir yerleşim yerinde.

@kayranin kedisi. ilkokul grubu getirioruz ya.

sincan a dönüşte gidin, zaten istanbul yolunda tabelaları var , önce havacılık müzesi o yolun üstünde, ankara ya girişte sağda, uçakları görürsünüz zaten, sonra anıtkabir, en son ulus taki meclis...

www.ego.gov.tr
ankara otobüs işletmesinin güzergahları google map üzerinden gitmek istediğiniz noktaya hangi numaralı otobüslerin gittiğini bulabiliyorsunuz işinize yarayacaktır

ankaraya otoban uzerinden geldiginizi varsayarak,

1. otobanda ayaş tabelası görene kadar devam edin. ayaş kavşağından otoban çıkın (zaten buradaki çıkış hem ayaş hem ankara için tek yerden) çıkış bitiminde ankara tabelası göreceksiniz. bu tabelaya uyarak gobekten U donusu yapin. yeni girdiginiz yolda duz devam edin onunuze alt gecit gelecek. yagmur yagmiyorsa alttan gecin. gecitten sonra radar var (70) dikkatli olun :)

bir sure daha duz devam edin trafik ışıkları gelecek. trafik ışıklarından sonra sag donus var. buradan saga donun (trafik agirlikli olarak saga akar zaten). saga donusten ~1 dk sonra ust gecit goreceksiniz. devaminda yine radar var (70). radar kameralarini gectikten sonra saginizda hava muzesi gorulmeye baslar. muzenin duvarinin bitiminde sagda giris var. buradan hava muzesine girebilirsiniz.

2. hava muzesi cikisinda, buraya girmek ciktiginizi yola geri doneceksiniz. yola cikinca onunuze hemen bir alt gecit gelecek yagmur yagmiyorsa bununda altindan gecin. duz devam edin. bir alt gecit daha gelecek yagmur yoksa bununda altindan gecin. devaminda bir alt gecit gelecek bunu da ayni sekilde alttan gecin. bildiniz yine radar kameralari (70). kameralari gecince sagda kalin. ileride sag bir cıkıs mevcut (sıhhiye-konya yonu). buradan cikin. sira ile 2 tane trafik lambasi gectikten sonra karsiniza ust gecit gelecek. ust gecitin yaninda saga donus var. buradan saga donun. zaten bu noktadan sonra anitkabir tabelalari mevcut. sag dondukten sonra duz devam edin karsinizda yine trafik isiklari gelecek. bu isiklari gecince yolun sonu anitkabirin kapisi.

3. anitkabirden cikista ayni yola geri doneceksiniz. kapidan duz devam edip ilk isiklari gelin. karsiya gecin. yolun devaminda onunuze altgecit gelecek bu sefer alttan degil yanindan gecin.hemen devaminda trafik isiklari var. buradan saga donun. bir sonraki trafik isigina kadar devam edin (bu esnada gar binasini goreceksiniz). bu kavsaktan sola donun ve duz devam edin. karsiniza gelen rampayi cikmaya basladiginizda solunuz eski meclis ve devami kurtulus savasi muzesi.

4. eski meclis onunden asagi dogru devam edin ve ilk isiklardan saga donun. solunuzda hava muzesini gorunceye kadar ana yoldan sapmadan gidin. bu sefer yaklasik 20-25 dk olacaktir. hava muzesini solunuzda gordukten sonra ileri yine radar kameralari goreceksiniz (70). radar kameralarini gecince ayaş yol ayrimi var (metro grossmarket). buradan ayaş yonune donun. sonra yine ana yoldan sapmadan devam edin. burasi aslinda ankaraya giris yaptiginiz yol. ileride solunuzda optimum alisveris merkezini goreceksiniz. buradan yine duz devam edin ~15 dk. sonra saginizda harikalar diyari olacak.

sakaryaya otobandan donus icin. optimum kavsagina kadar gelmeniz gerekmekte. gittiginiz yonu tersi istikamette gelebilirsiniz.

iyi eglenceler.

ben bu "bir süre konuşmama" durumlarından birini yaşıyorum şu an ve günde en az 5 defa "acaba ayrılsam mı?" düşüncesi geçiyor kafamdan. karşı taraf değişmedikçe olumlu etkiyle çıkılabileceğini sanmıyorum. ayrılmasak bile ne olacak? öncekinden daha da kısa bir süre sonra yine aynı şeyler yaşanacak. sonunda da "yeter artık" dediğin yerde o ilişki bitecek.

ben yaşadım. konuşmama değil de ikimizin de yoğun, yıpratıcı bir dönemiydi. ayrı şehirlerdeydik, gerginlikten birbirimize sarmaya başlamıştık ve bi denedik ayrı kalmayı. telefonlaştık, denk geldiğinde görüştük de ama artık bu yüzden mi bilemem, bir süre sonra beceremedik ayrı durmayı, özledik, aradık.
tekrar başladık ve süper de gidiyor.

bir süre konuşmama kararı varsa ortada bir problem vardır. bir problem varsa bir tarafta bir hata vardır (diğerine göre). hata varsa ayrılmak lazımdır. ayrılınca da bir daha dönmemek lazımdır.

bıdıbıdı ya +++++ 100

olsa da bisüre ayrı kalsak gene barışsak:)
şaka bi yana biri benim biri bi arkadaşımın tecrübesinde olan şuydu, bisüre konuşmadık, bir iki gün kadar. hemen akşam eskisine döndü hiçbişey olmamış gibi. sonra gerisi bir ay sürmedi; game over. belki de gerçekten ateş olmayan yerden duman çıkmıyordur:/

bir ilişkide "ayrılalım" lafı geçerse (ciddi ciddi) o ilişki bir daha adam olmaz. bunu bir kenara yazın. o başındaki "bir süre" kısmı falan hep hikaye. seven insan sevdiğiyle 3 gün konuşmasa bunalıma girer. sevmiyorsa da zaten sallamaz ilişki milişki.

bir ilişkide ciddi olmasa da şakacıktan da olsa ayrılık lafı geçiyorsa ayrıl gitsin. insan insana ayrılık şakası yapmaz.

bıdıbıdı da haklı :) kim sevgilisine "ayrılalım mı eki eki" diye şaka yapar ki zaten.

@boo ya moon şakacıktan sölerler ya gençler, ondan bahsettim. yaşlandım ben artık :/ düşüncesi bile aklına geliyorsa kesin bişi vardır demek istiyorum son olarak.

@bıdıbıdı +1
her şakanın altında bir gerçek yatar.
çok basit bir söz. ama öyle. bazen biri hakkında bir şaka yapmaya kalkacak oluyorum, o anda aslında ne düşündüğümü anlıyorum. meğerse suyu ısınmış ipnenin :P

Bugüne kadar hep kötü sonuçlandı hem bende hem de çevremde. Tek bir şekilde olumlu sonuçlanır, hatası olan taraf durumun farkına varıp özür diler, yapıcı davranırsa.

Bu durumda da haklı olan tarafın affetmesi gerekiyor ki zurnanın zırt dediği yer de hep burası olur, ego ağır basar ve ilişkiyi sonlandıran özür dileyen değil özür dilenen kişi olur.

İşin garibi karşı taraf özür dilenmesini bekliyordur ama kıymetini bilmez...

herhangi bir gümüşçü ya da kuyumcuya git, onların bu tür işlemleri yaptırdığı ustalar var direkt o ustalarla konuş yaptıracagın işlem ise tamamiyle işçiliğe ve gramaja bağlı bi de ustanın insiyatifine tahminim tanesi 20 tl ya falan gelir ama dediğim gibi kaç gram olacağı falan fiyatta etkili.

kızılay'da karanfil sokakta dost kitapevlerini geçtikten sonra merdivenlere gelir gelmez muzikci dost kitabevinin olduğu tarafta bir pasaj var. bahsettiğiniz şeyi orası yapıyor diye hatırlıyorum.

daha önce denemiştim, ötmedi.

benim bacağımda platin bir parça var kırık için o bile ötmüyorsa seninki hiç ötmez.

2 tane piercinge sahibim son 7 senedir ve hiç ötmedi

3 sene titanyum kullandım.şüphelenmedim bile.ötmez

ales'te dedektör falan yoktu ama polis hanımın ısrarlarıyla piercingi çıkarttırdılar. sınav için soruyorsan çıkarmadan sokmuyorlar.

üzerine piercing gözükmeyecek şekilde yara bandı yapıştırarak sınava sorunsuz bi şekilde girmiş bulundum

gerekmiyor diye biliyorum.

İTÜ kayıp ilanı da istiyor. Kaybedince yenisini almasanız da para istiyorlar mı? İstememeleri lazım.

valla hacettepe mezun durumundaysan yeni kimlik parası almıyo çıkarttırmıyo ama kayıp ilanı verip gidip gösteriyosun.

gerekmiyor.
kartınızın sahtesini de bastırabilirsiniz. (fakat bu kanunlar çerçevesince suç sayılıyor.)

giderken cüzdanımı çaldılar dersin durumu öğrenirsin baktın pahalıya patlıo gider sonra buldum dersin.ben öle yaptım :D

Artık kimlikleri mezun olurken almıyorlar. Delgeç ile 4 tane delik açıp geri veriyorlar. Delik kimlik lab'ları açmıyor maalesef :(